Dolmabahçe Sarayı, Yaz Aylarının Sonu; 1938

Başlatan Tekyürek, 25 Ekim 2014, 17:41:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap







Dolmabahçe Sarayı'nın denize bakan  odalarından biri.  Duvarlarında mavi zemin üzerine irili ufaklı  yıldızlar sarı yaldızla boyanmış,  ortada ceviz oymalı bir karyola (bu  karyola yerine birinci komadan sonra daha  basit olan bir başkası  konmuştur) ve komidin, ayak ucunda şezlong, onun  karşısında geniş  kristal aynalı dolap, odanın denize bakan panjurlu pencereleri  önünde  mavili Hereke kumaşıyla kaplı, hafif koltuk ve sandalyeler, köşede   yastıklı bir sedir. Sofaya çıkan iki kapı arasında bir tuvalet masası,  üzerinde  Nuri Conker'in Atatürk'e hediyesi olan fosforlu, dört köşe  büyücek bir masa  saati. Bunun üzerinde yine o sıralarda kendisine  hediye edilmiş bir tablo. Bu  tabloda arka plânda karlı bir dağ, önde  ağaçlıklı orman ve bir düzlükte çimenli  bir saha. Sofada bir radyo ve  gece gündüz nöbetleşe bekleyen adamlarından biri.  Yatak odasının  yanındaki pembe salonda ise, daima nöbetleşe bekleyen yakın   arkadaşlarından biri veya ikisi.



Son zamanlarda oraya bir defter  koydurmuştum. Her  günkü sıhhî durumu kaydedildiği gibi, Atatürk'ün  yanına girenlerin, ne kadar  müddet yanında kaldıkları da işaret  ediliyordu. Çünkü doktorların tavsiyesine  göre çok konuşmaması lâzım  geliyordu. Daima konuşmak ve dinlemek âdetinde olan  bir insan için, bu  hal çok sıkıcı oluyordu. Ben her gün gazeteleri okuyor ve  hülâsalarını  kendisine söylüyordum. Bazen hikâye ve seyahatname şeklinde  okuduğum  kitapları da anlatıyordum. Meselâ bunlardan bir kısmını anlatır ve   yorulmasın diye devamına başka günler devam ederdim. Hastalık  günlerinde, günlük  havadisler ve ayrıca resmî malûmat kendisine  verildikçe O, yeni siyasî ve askeri  gelişmeler üzerinde düşünce ve  görüşlerini ifade eder ve istikbal için milletçe  kuvvetli olmamızı  dilerken, dünya sulhunun sarsıntıda olduğuna işaret ederek,  endişe  duyardı. Nitekim onun ölümünden bir yıl sonra ikinci dünya harbi olmadı   mı? Bu sıralarda kendisini en çok meşgul eden ve üzerinde hassasiyetle  durduğu  siyasî hâdise, Hatay meselesi idi. Günler geçtikçe hastalığı  ağırlaşmasına ve  doktorların katî istirahat şekli üzerinde durmalarına  rağmen, O yine umumî  meselelerle meşgul olmak, devlet işlerinin normal  seyrini takip etmek  isterdi.



Bir gün Başbakan Celâl Bayar,  kendisine ikinci beş  senelik iktisadî plân için, izahat vermek üzere  gelmişti. Dr. Neşet Ömer beni  bularak:



â€""Atatürk biraz fazla yoruldu, yanına girseniz de,  izahatın bir kısmını başka bir zamana bıraktırabilseniz," diye rica etti.



Ben odaya girdiğim zaman, Atatürk  yatağında  oturuyor, Celâl Bayar da anlatıyordu. Atatürk bana "Otur ve  sen de dinle" dedi.  Bir müddet sonra, doktorun tavsiyesini yerine  getirmek için müdahale etmek  istediğim zaman, sanki karşımda hasta bir  Atatürk kalmamıştı. O tamamen memleket  işlerine kafasını vermiş, maddî  iztırabını unutmuş bir halde:



â€""Biliyorum doktorlar yine istirahat  tavsiye  etmişlerdir", dedikten sonra daha sert olarak "Memleketin en  mühim ve esaslı  işlerini konuşuyoruz, bunlar beni yormuyor, bilâkis  hayat veriyor. Bunları otur  da sonuna kadar sen de dinle" dedi.



Bütün hastalığına rağmen memleketin  yeni  inkişaflarını işitmekle dahi, memnun ve müsterih olan bir devlet  adamına, velev  doktor tavsiyesi olarak dahi, ufak bir müdahalede  bulunmuş olmamdan dolayı eza  duydum ve sonuna kadar ben de müstefit  olarak dinledim. Atatürk, kendiliğinden  Başbakana çekilmek için izin  verirken, çok müsterih ve tatmin edilmiş bir  durumda idi. Celâl Bayar  gittikten sonra, bu meseleler üzerinde ve dünya durumu  hakkında benimle  uzun uzun konuştu."



â€""Dünyanın bir harbe doğru gittiği bu devirde, bizim  iktisaden çok daha kuvvetli olmamız lâzımdır" diyordu.



Atatürk o gün, bütün bu  devlet  plânlarının tamamen yapılmış olduğunu görür gibi, sevinç içinde idi.   Nitekim, o gün Atatürk'ün tahlil ettiği, geleceğin siyasî ve askerî  hâdiseleri  ölümünden sonraki senelerde tahakkuk etmiştir.





Kaynak: Âfet İnan, Atatürk'ten  Hâtıralar. Ankara, 1950                                                                                            Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap                               Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap                                                                     Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap
Linkback: Dolmabahçe Sarayı, Yaz Aylarının Sonu; 1938
  • Gösterim 1,854 
  • Herşey Genel Paylaşım
  • 0 Yanıtlar


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious

Benzer Konular (5)

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2279

Yanıtlar: 0
Gösterim: 1957


İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz