Türkiye Atatürk'tür, Atatürk Türkiye'dir

Başlatan Tekyürek, 25 Ekim 2014, 17:43:57

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.







Atatürk'ün başyaveri Salih Bozok anlatıyor:




Başkumandan, düşmandan  kurtardığı İzmir’de geçireceği ilk geceyi yaşıyordu.



Mustafa Kemal Paşa  İzmir'de ilk gecesini çalışarak geçirdi. Zengin bir  sofra hazırlandığı halde  ufak tefekle karnını doyurdu ve geç vakitlere  kadar çalıştı. Ertesi sabah  erkenden uyandık. Hafif bir kahvaltıdan sonra vilayet konağına gittik.  Vali, İngiliz konsolosu ile konuşuyordu.

Biz gelince vali ayağa kalktı  ve konsolos ile Mustafa Kemal Paşa’yı tanıştırdı. Konsolos iyi Türkçe biliyordu.  



Paşa valiye sordu:

-"Konu nedir ?"



Vali anlattı:

-"Sayın  konsolos, İngiliz tabası  vatandaşlarla Rum ve Ermeni azınlığın güven altında  olup olmadığından  endişeleniyorlar. Ben kendilerine herkesin geven altında  olduğunu  bildirdim".



Mustafa Kemal Paşa konsolosun Türkçe bildiğini  biliyordu, buna rağmen kendisine valiyi muhatap aldı:

- "Ee, peki daha ne  istiyormuş ?"



Bu soruya konsolos Türkçe cevap verdi:

-"Tabamız için  hükümetinizden yazılı teminat istiyorum !"



Paşa:

-”Ne yani, Yunanlılar  zamanında siz tabanızı daha emniyette mi görüyordunuz ?"



Konsolos,  kasılarak:

-"Evet" dedi, "Yunanlılar buradayken tabamızı daha emniyette  görüyorduk."



-"Öyleyse buyurun, tabanızla birlikte Yunanistan'a gidin,  efendim !"



Konsolos sinirlenerek sesini yükseltti:

-"Yani majestelerimin  hükümetine savaş mı açıyorsunuz ?"



Paşa:

-"Siz kiminle neyi  konuştuğunuzu  biliyor musunuz? Ben Millet Meclisinin başkanı ve Türk orduları   başkomutanıyım. Savaş açmaya da barış yapmaya da tam yetkiliyim. Peki  siz  kimsiniz ?! Hükümetiniz adına savaş ve barış görüşmeleri yapmaya  yetkili  misiniz? Böyle bir yetkiniz varsa görüşelim. Yoksa (eliyle  kapıyı gösterdi)  buyurunuz dışarıya, efendim !.."



Konsolos, Mustafa Kemal Paşa’nın son  sözleri üzerine sapsarı kesildi ve tek bir kelime söylemeden kapıdan çıktı  gitti.



Mustafa Kemal Paşa, adamın arkasından valiye döndü:



-"Bunlara yüz  vermeyin vali bey! Bir donanma önünde pusacak, bir blöf  karşısında yelkenleri  suya indirecek bir devletçik sanıyorlar bizi! Küstahlık  derecesine bakın,  bana 'savaş mı açıyorsunuz ?' diye soruyor. Barut  kokan bir odada adamın sorduğu  şeye bak !.. Savaş halinde değiliz sanki  !"



Birkaç saat sonra, İngiliz   donanması komutanı hükümet konağının kapısından girerek Mustafa Kemal  Paşa’nın  odasına yöneldi. Nazik fakat öfkeli bir hali vardı. Ruşen  Eşref kendisine ne  istediğini sordu.



-"Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek istiyorum  !.."



Birlikte odaya girdiler, kapı kapandı.



Amiral:

-"Çok güç  koşullar altında bir  savaş kazandınız, sizi asker olarak içtenlikle kutlarım.  Çanakkale’deki  başarınızı rastlantıya borçlu olmadığınız kanıtlandı böylece.  Büyük  bir askerle tanıştığım için memnunum." diyerek övgüler yağdırmaya  başladı.  



Paşa, bıkkın bir ifadeyle:

-"Bunları geçin amiral. Çok işimiz var. Asıl  konuya gelin" dedi.



Amiral bu tavır karşısında bocalayarak konuya girdi:  

-"İzmir’de tabamız ve sizin  azınlıklarınız Ermeniler, Rumlar var. Yeni  askeri yönetim altında bu  insanların statüsü nedir? Güvende midirler?”  



-"Hiç kuşkunuz olmasın amiral.  Tabanız ve azınlıklar hükümetimizin  koruması altındadır. Suç  işlemeyenler, kendilerini güvende sayabilirler"  



-"Peki, suç isleyenler ?"



-"Suç işleyenler sayın amiral, muhtemelen  sizin ülkenizde de olduğu  gibi, adaletin huzuruna çıkar. Suçlu olanlar,  cezalarını çekerler."



-"Fakat Paşa Hazretleri, fevkalade günler geçirdik.  Yunan ordusundan  cesaret alan Rumlar şımarıklık yapmış olabilir. Bugün bu  insanlar yerli  halkın düşmanlığı ile yüz yüzedirler. Ermenilerin biliyorsunuz  büyük  bir bölümü göçe zorlandı ve önemli bir bölümü hayatlarını kaybetti. Bu  ruh  haliyle Yunan ordusu ile işbirliği yapmış, bazı Türklere zor günler  geçirtmiş  olabilirler. Bunlar, fevkalade günlerin olaylarıdır,  bağışlanması, hoş görülmesi  gerekir. Eğer bu kişiler halkın husumetine  bırakılacak olursa, bütün dünya  aleyhinize kıyameti koparır !.."



Son cümleye kadar amirali sakince   dinleyen Mustafa Kemal Paşa, "dünyanın koparacağı gürültü" ile tehdit  edilince  amiralin sözünü kesti:



-"Üstünlük pozunuzu derhal bir  kenara koyunuz amiral!  Milletleri tehdit etmekten de vazgeçiniz.  İngiltere ve müttefiklerinin kıyamet  koparıp koparmayacağını düşünmem  bile! Bunlar memleketin dâhili işleridir ve de  sizin bu işlere  karışmanıza müsaade etmem.



Majestelerinin devleti bizim   azınlıklarla uğraşmaktan vazgeçsin. Kim ki bize saygı beslemez, bizden  de saygı  beklemeye hakkı olmaz"



Amiralin yüzü bembeyaz oldu:  

-"İngiliz hükümetinin tabasını her  yerde koruma hakkı devletler hukuku  teminatı altındadır. Avrupa  devletleriyle birlikte arkaladığımız Rum ve  Ermenilerin güven içinde  bulundurulmasını sadece rica ettik. Yoksa biz bu  güvenliği sağlayacak  güçteyiz..."



Paşa:

-"Arkaladığınız Yunan ordusunun   denizde yüzen cesetlerini herhalde görmüş olmalısınız. Ordumuz asayişi   sağlamıştır. İzmir limanını donanmanıza kapatıyorum. İsterseniz,  tabanızı  gemilerinize doldurabilirsiniz. Donanmanızın en kısa zamanda  limanı terk  etmesini istiyorum !"



Sert sözler karşısında amiral ne yapacağını şaşırdı:  



-"İngiltere’ye savaş  mı açıyorsunuz ?"



Paşa:

-"Savaş açmak mı? Siz yoksa Sevr  antlaşmasının halen  yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? Biz onu çoktan  yırtıp attık bile. Karşımda  serbestçe oturuşunuzu, sizi konuk saymama  borçlusunuz! Fakat nezaketimizi kötüye  kullanmanıza müsaade edemem. Şu  anda hukuken "barış antlaşması yapmamış" iki  devletiz. Savaş hukuku  halen yürürlüktedir. Gemilerinizi derhal karasularımızdan  çekmenizi  size tekrar ve son defa ihtar ediyorum !"



Bir balmumu  heykeline döndü amiral....

Sert adımlarla girdiği Mustafa Kemal  Paşa’nın  odasında oturduğu sandalyede küçüldükçe küçüldü ve sonunda  kekeleyerek:  "- Affedersiniz !" dedi, yerlere kadar eğilerek geri geri   kapıya gidip dışarı çıktı.



Olay kısa süre içinde şehirde duyuldu...  



İngiliz ve Fransızlar kendi uyruklarını gemilere bindirmeye başladılar.  



Birkaç saat sonra da sessizce çekilip gittiler...                    



Türkiye Atatürk'tür, Atatürk Türkiye'dir.
Linkback: Türkiye Atatürk'tür, Atatürk Türkiye'dir
  • Gösterim 1,837 
  • Herşey Genel Paylaşım
  • 0 Yanıtlar


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious

Benzer Konular (5)

Yanıtlar: 0
Gösterim: 1965

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2344


İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz