Atatürk ve Onu Ağlatan Arya Tosca

Başlatan Tekyürek, 25 Ekim 2014, 17:40:12

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Atatürk Ve Onu Ağlatan Arya Tosca [/i]



 











Atatürk’ün çok duygulu olduğu bir  akşamdı. Bir şeye içlenmiş olduğu belliydi. Tosca Operası’ndan  Cavaradossi’nin ünlü aryasını çok severdi ve bana birçok kez  çaldırmıştı. O gece de biliyordum ki sıra Tosca’ya da gelecek. Hatta bir  yanlış yapmayım diye aryanın notalarını bile yazmıştım ve cebimde hazır  bulunduruyordum. Nihayet bana döndü, ''Çal bakalım şu Tosca’yı'' dedi.  Ben notayı çıkarttım. ''Hayır, hayır öyle değil. Notayı bırak, notasız  çal.'' dedi.



 Notayı bıraktım, gözlerimi kapadım, konsantre oldum, başladım çalmaya. Henüz bir iki nota çalmıştım ki, '' hayır olmadı, bana dön, bana çal. Benim gözlerime bak öyle çal'' dedi.



 Masada oturuyordu. O’na  döndüm ve çalmaya başladım. ’’Gene olmadı, bana daha yaklaşâ€™â€™ dedi.  Yaklaştım, çok yaklaştım. Belliydi ki çok uzak bir anısının içine  gömülmek istiyor ve içinden çok eski zamanlara ait birşeyler taşıyor,  fışkırıyor, fışkırıyordu. İçinde kopan fırtınayı dindiremiyordu bir  türlü... Sonunda, ’’Kemanın sapını omuzuma dayayacaksın ve öyle  çalacaksın’’ dedi.



 Bir an için gözünüzün önüne getirin; tarihimizde yaşamış, yaşayacak en  büyük Türk, bir sanatçıya kemanının sapını omuzuma daya ve o şekilde en  sevdiğim melodiyi çal diyor. Ben de, ibadet eder gibi, huşu içinde  Cavaradossi’nin aryasını çalmaya başladım. Atatürk, gözleri kapalı,  biraz madeni ahenkli, biraz kısık, çok tatlı, çok anlamlı sesiyle  melodiyi söylerken, gözlerinden sicim gibi yaşlar akıyordu. Aryayı belki  onbeş kez tekrarladım.



 Prof. Dr. Remzi Atak’ın anlattığı bu anıdan da anlaşıldığı gibi Atatürk’ün en sevdiği yapıtların başında Tosca gelirdi.



 Atatürk’ün kurduğu küçük orkestranın şefliğini yapmış olan müzisyen Enver Kapelman, Atatürk’ün bu yapıta düşkünlüğünü şöyle açıklıyor:



 Mustafa Kemal, Sofya’da askeri ataşe olarak bulunduğu sırada, devamlı  operaya giderdi. O sırada Tosca’da oynayan sopranoya hayrandı. Aradan  geçen yıllar bu sevgiyi O’na unutturamamıştı. Akşamları O’na defalarca  Tosca’dan parçalar çalardım.



 Tosca’nın aryasıyla ilgili Veli Laik’in de başından geçen ilginç bir anı var:



 Viyana’da kurduğumuz bir hafif müzik orkestrasıyla bir süre  Avusturya’da çalıştıktan sonra, aldığımız bir teklif üzerine İstanbul’a  gelmiştik. Beş kişiydik. Rosenbaum (keman), Masarik (viyolonsel ve  saksafon), Marcel Bi (piyano), Poldi (bateri) ve ben. Orkestramız  1933-37 yılları arasında Atatürk’ün emrindeydi. Sürekli olarak Park  Otel’de çalışırdık, ama Atatürk her gittiği yere bizi götürürdü.



 1935 yılında, Sıraselviler'deki  Ateş Kulübü’nde Atatürk’ün yakını olan bir paşanın kızı evleniyordu.  Düğüne Atatürk de onur vermişti. Törenin açılış dansını gelinle kendisi  yapmak istemiş ama kulübün orkestrasını beğenmemiş. Bizi çağırttı. Acele  Ateş Kulübü’ne gittik. Atatürk’ün çok sevdiği S.O.E. (Ich suche  dringend Liebe) fokstrotunu çalmaya başladık ve Atatürk, gelin hanımla  açılış dansını yaptı.



 Bir ara Atatürk, bazı yakınlarıyla beraber ayrı bir odaya çekildi.  Orada da müzik çalınsın istemiş. Oda küçük olduğu için Masarik ile ben  gittik. Bir süre çaldıktan sonra Atatürk arkadaşlarına, ''Size  müzisyenlerin gücünü göstermek istiyorum'' dedi.



 Nota kağıdı getirtti, Masarik’e uzattı, ''Söyleyeceğim şarkıyı yaz'' dedi  ve Tosca’nın büyük aryasını söylemeye başladı. Masarik nota yazmasını  pek bilmezdi. Bana baktı. Ben de ona Almanca Bir şeyler yaz dedim.  Atatürk aryayı söylüyor, Masarik yazıyordu. Arya bitti ama Masarik’in  yazdığı notanın parça ile hiç ilgisi yoktu. Atatürk notayı aldı,  arkadaşlarına gösterdi ve her zaman müzisyenlere hayranlık duyduğunu  söyleyerek bizi onurlandırdı. Sonra notayı Masarik’e uzattı ve ''Şimdi  bunu çalın'' dedi. Biz aryayı, notaya bakar gibi yapıp ezbere çaldık.  Uzunca bir süre sonra Atatürk büyük salona çıktı. Biraz oturduktan sonra  Masarik'in yazdığı notayı istedi, hemen getirip kendisine verdiler. O  da yaverini çağırıp ''Bunu kulübün orkestrasına ver, çalsınlar'' dedi.  Masarik ile ben Atatürk'ün masasında oturuyorduk. Ne yapacağımızı  şaşırdık. Yavaşça ayağa kalktım, orkestranın kemancısına yaklaştım ve  meseleyi söyledim. Orkestra elemanları nota kağıdına bakıp inceler gibi  yaptılar ve ezbere bildikleri aryayı çalmaya başladılar. Ben sevinçten  yerimde duramıyordum. Çok güç bir durumdan kurtulmuştuk. Yavaş adımlarla  yerimi almak üzere masaya döndüm. Tam oturacağım sırada Atatürk bana  döndü ve ''olduğun yerde biraz dur'' dedi.



 Sonra yaverini çağırttı, kulağına bir şeyler söyledi. Yaver büfeye gitti  ve elinde bir bardakla döndü. Bardağı bana uzattı. Bir viski bardağına,  ağzına kadar rakı doldurmuşlardı. Atatürk ''bir  yudumda iç'' dedi. Yapılan sahtekârlığı daha başında anlamıştı ve beni  cezalandırıyordu. İçkiye hiç dayanıklı değilimdir. Rakıyı bir yudumda  içtim. Yan odalardan birine koştum, kanepeye uzandım. Bayılmışım.





 Atatürk, yalnızca Tosca Operası’nı  ya da Klasik Batı Müziği’ni değil, müziğin her türünü seviyordu. Hiçbir  ayırım yapmadan müziğin bizzat kendini çok seviyordu ve insan yaşamında  müziğin çok önemli bir yeri olduğuna inanıyordu.



14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen  Okulu'nu ziyareti sırasında öğrencilerin Hayatta müzik gerekli midir?  sorusuna verdiği şu yanıt bugün de aynı etkinliğini korumaktadır:



 Hayatta müzik gerekli değildir, çünkü hayat müziktir. Müzikle ilişkisi  olmayan canlılar insan değildir. Eğer söz konusu olan insan hayatı ise,  müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten var olamaz. Müzik, hayatın  neşesi, ruhu, sevinci ve herşeyidir. Yalnız müziğin şekli düşünceye göre  değişir.





       [/i][/url]







İşte Tosca Aryası'nın Sözleri



Aryanın Orjinal İtalyanca Sözleri:



   E lucevan le stelle,

 ed olezzava la terra

 stridea l'uscio dell'orto

 e un passo sfiorava la rena.

 Entrava ella fragrante,

 mi cadea fra la braccia.



 O dolci baci, o languide carezze,

 mentr'io fremente le belle forme disciogliea dai veli!

 Svanì per sempre il sogno mio d'amore.

 L'ora è fuggita, e muoio disperato!

 E non ho amato mai tanto la vita!



     İngilizce Çevirisi:



 And the stars were shining,

 and the earth smelled sweet,

 the garden gate scraped,

 and a step brushed the sand.

 She came in, fragrant,

 and fell into my arms.



 Oh! sweetest of kisses, Oh! Languorous caresses,

 while I trembled as I loosed her lovely features concealed by her mantle!

 My dream of love has vanished for ever,



 The moment has passed, and I die in despair!

 And I never have loved life so much!

Linkback: Atatürk ve Onu Ağlatan Arya Tosca
  • Gösterim 1,714 
  • Herşey Genel Paylaşım
  • 0 Yanıtlar


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor Üye ol Veya Giriş Yap


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious

Benzer Konular (5)


İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Replikacep.com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.Knın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.Replikacep.com hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim sayfamızdan bize bildirdikten en geç 3 (üç) iş günü içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Footer menü
Hakkımızda
Bize Ulaşın
Biz Kimiz
Hizmetlerimiz